Arkadaşım eşek

Eşşoğlu eşşek… deyince senin fenalığın genetik gibi bir anlamı var. Eşek sıpası deyinceyse sevimliliği çağrıştıran bir iltifat.. Nedir bu eşeğin bizden çektiği!

Eşek deyince Nasreddin Hoca akla geliyor. Eşeğine ters binişi, düşünce zaten inecektim demesi.. Her hikayesinde bir hikmet var. Kıssadan hisse..

Binmeyeceği eşeğe saman vermeyenler var ya mesela..

Zorlu bir kış olmuş. Nasrettin Hoca (ya da adamın biri) ne yapacağını şaşırmış. Sonunda çareyi masrafı kısmakta, aza katlanmakta bulmuş. Bu arada, eşeğinin yemini kıstıkça kısmış. Azaltmış… Azaltmış… Her gün biraz daha azaltmış… Eşeğin hala yaşadığını gördükçe seviniyormuş. Ve yemi azaltmayı sürdürmüş. Ama bir sabah ahıra gittiğinde ne görsün, hayvan ölmüş. Bir ah çekmiş derinden; “tam açlığa alışırken öldü zavallıcık!”.

Konyalı bir arkadaşımın demesi; eşeğe biniyorsun, bari belini kırma…

Barış Manço eşeği bize sevdirdi. Arkadaşı ilan etti.

Yaban tayları çayırda tepişiyor mu
Çilli horoz kedilerle dövüşüyor mu
Sarıkız minik buzağıyı sütten kesti mi
Kuzularla oğlaklar sevişiyor mu
Uzun kulaklarını son bir kez salla
Tüm eski dostlarımdan bir haber yolla
Ayrılık geldi başa katlanmak gerek
Seni çok çok özledim arkadaşım eşek

Bu şarkı daha sonra Arkadaşım İnsan şarkısına ilham kaynağı oldu. İnsanların doğa ve hayvanları görmezden gelip kendilerini dünyanın tek sahibi olarak görmesine bir tepkiydi. Kampanya ilgi gördü.

Bir de Aziz Nesin’in Sadrazam Eşek’i var. Hava iyi olacaksa eşek tatlı tatlı anırırmış, yağmurlu olacaksa kulakları düşermiş, fırtına olacaksa kuyruğunu sallarmış ya… Padişah da bu marifetlerinden dolayı onu sadrazam yapmış. Savaş ilan edeceği, sefere ya da seyahate çıkacağı, ava gideceği zamanlar eşeğinin kulağına, kuyruğuna bakar, anırmasını dinlermiş. Eşeğin sözünden dışarı çıkmazmış vesselam.

Eşek cenneti diyoruz, öbür dünyayı boylarsın anlamında kullanıyoruz. Boşu boşuna ölünce gidilecek yer.. Bir eşek ayrımcılığı, eşeğe cennetin iyisini çok görmüşüz.

Köpek balığı var, deniz atı, deniz aslanı var. Ama deniz eşeği ya da eşek balığı yok. Anca bal yapmayan bir arı çeşidine layık görmüşüz onun adını. Eşek arısı… Dilimizi eşek arısı soksun!..

Eşeğe altın semer vursan yine eşek! deriz ya, aslında ne güzel bir yakıştırma. İnsana altın ceket giydirsen değişir. O değişmese çevresi değişir. Bu söze alınmasın eşekler. Hatta iltifat olarak kabul etsinler.

Velhasıl eşek-insan ilişkisi bir ikilem. O da sabırlı olmayı öğrenmiş, yetmemiş, inatçı olmuş.

Bunca laftan ne hisse çıkar? Kim bilir? Ama herhalde önce şükretmeli, vefanın kıymetini bilmeli, gücümüzün yetmediği acıları nazımız geçenden çıkarmamalı…

Nice yürük atlar yollarda kalmışken, topal eşek sağ salim konağa ulaşır demiş Şey Sadi.

Bir eşeklik ettiyse(k)… Vardır bir hikmeti…

Sevgiyle kalın.

Yüksel Çilingir