Evcilik

Küçük kilimi sokak kapısının önüne serdi. Sırayla dizdi evinin eşyalarını. Çaydanlık, cezve, bir saksı çiçek..  Ah, limon kolonyası unutulur mu!..

Annesi pek severdi misafirleri. Bugün ben size, yarın siz bize.. Ondan görmüştü misafir ritüelinin ne olduğunu.

Nerkiz de severdi.. Arkadaşlarını bekledi. Önce Leyla geldi, sonra Ülkü, Nihal, Sibel, Ferah…

Hoş geldiniz dedi. Limon kolonyası döktü ellerine.  

Ellerini ovuşturdu Leyla. Sonra koklayıp nefesini açtı. Sonra yüzüne sürdü kolonyalı ellerini. Güne ferah başlamanın yolu.

Önce çay verilirdi misafire. Yanın da bisküvi. Yanında limon ister misin diye sordu tek tek. Hepsi istedi.. 

Sohbet, muhabbet..

Eh artık geç oldu. Kahve zamanı. Elbette Türk kahvesi. Daha içilecek, fallara bakılacak. Ama hemen verilirse olmaz. Ne o öyle, misafire kalk git der gibi..

Nihal baktı bu kez fala.. Kahverengi gözleri var dedi. Kahveden miydi öyle demesi? Sen onu her gün görüyorsun, ama o seni farketmiyor bile yazık..

İrkildi sevgi, nereden bilmişti?.. Fala inanma derdi kadınlar, ama falsız da kalma..

Ne yapmam lazım diye sordu..  Bugün hazırlıklı gelmişti Nihal. Torbasından cam bir küre çıkardı. Filmlerde görmüştü.  Kadın elleriyle ovuşturup geleceği okuyordu.

O da öyle yaptı. Cesur ol dedi. Onu da filmden duymuştu aslında. Eh, evcilik bu da sonunda..

Sonra evlerine dağıldı bizim annecikler..

Ya babalar ne yapar böyle zamanda? İşte değilse tabii.. Elbette mahalle kahvesi. Kadınlara yasak.. Yasak değil aslında ama adet öyle işte. Ama Nerkiz girerdi ara sıra abisine bir şeyler haber vermeye. Hatta bazen sebepsiz yere.. Sebepsiz?

Kahvehaneye doğru yürürken kafasının içinde Nihal’in “cesur ol” sözü yankılanıyordu.

Bu kez gözlerini kaçırmadı içeri girerken. Dosdoğru baktı kahve tadında gözlerine delikanlının. 

Karar verdi Nerkiz, cennet kahverengiydi… 

24 Haziran 2020
yuksel_cilingir