Kadın ne ister?

Kadın ne ister? Kim verebilir bunun cevabını? Elbette kadınlar.. Renkler ve Nesiller kitabının tanıtımı kapsamında bu soruya verilen cevapları bir videoda topladık. Kocaman bir soru aslında, ama cevaplar oldukça mütevazi. Sadece kadınların değil, herhangi bir insanın isteyeceği şeyler. Ben en çok nelerden bahsedildiğini anlamak için kelimeleri şöyle bir dizdim.

Sevmek, sevilmek, değer görmek, nefes almak, istemediği şeyi yapmama özgürlüğü, yalnız kalma özgürlüğü, sırtını dayayabileceği insan, özgürce kendini ifade etmek, güvenmek, güvenilmek, özgür olmak, mutlu olmak, güçlü olmak, varlığınn kabul görmesi, eşit olmak, yaşamak, şiddete maruz kalmamak, eğitim hakkı, fark edilmek, takdir edilmek, başarmak, saygı görmek, aşık değil aşk olmak…

Baktığımızda istenilen şeylerin aslında huzurlu bir hayattan öte gitmediğini görüyoruz. Özgurlük her insanın hakkı değil mi? Sevmek, sevilmek?… Varlığına saygı duyulması… Güven… Bazı insanlar kendi istediği huzurlu bir hayatı neden başkasına çok görür ki? Videonun sonunda küçük bir kızımız konuyu özetliyor, “sevgi” diyor.

Aşağidaki videoda söylenenlerin tamamını izleyebilirsiniz. Arada kitaptan alınan sözler de var. 

Renkler ve Nesiller, geliri şiddet gören kadınlara yardımcı olan kurumlara bağışlanmak üzere, kadınlar tarafından yazılan bir kitap. Her yazar kendine bir renk seçmiş ve bu renk etrafında bir başka kadınla yazışıyor ya da söyleşiyor. Nerkiz Şahin, Ülkü Dursun ve Naciye Dumanoğlu tarafından derlendi. Üçlü, daha önce geliri kız cocuklarının eğitimi için kullanılmak üzere 20 Kalem 20 Kelam isimli bir kitap çıkarmıştı. O kitapta naçizane ben de bir kelam ettim.

Yeni kitabın tanıtımı 15 Şubat Perşembe akşamı Brüksel’de Diva salonunda gerçekleştirildi. Sanat ve edebiyat severlerin yanı sıra Konsolosluktan ve yerel yönetimden de katılanların olduğu kalabalık bir kitlenin projeyi desteklediğini görmek sevindiriciydi. Ülkü Dursun’un bendir ve sesiyle, Nerkiz Şahin’in okuduğu şiirler ve yazılarla tanıtım bir şölene dönüştü.

Sevmek dedik ya, Nerkiz Şahin de öncelikle onun altını çiziyor.

Beklentilerimizi indirelim sadece, yük olmasın bize. Daha hafif oluyoruz indirince beklentiyi.. Yükselebilmek için önce alçalmalıyız. Öğrenmeden olmuyor. Öğrenmek için düşmek de gerekiyor. Bilince ancak geride bırakabiliyoruz her şeyi. Vazgeçebiliyoruz tüm gereksiz yüklerden. İçimizde olduğunu fark ediyoruz tüm arayıp da bulamadıklarımızın. Bize benzeyenleri böylece tanıyoruz. Kimi zaman beyazında, kimi zaman da parmak ucundaki siyahtan tanıyoruz. Tanıyınca seviyoruz. Her haliyle, her halimizle.

Ülkü Dursun, aynı zamanda klinik psikolog olarak mesleki bilgisi ve tecrübesini de sözlerine yansıtmış. Nesilden nesile süregelen kalıpları aşmak için eskilerin de yenilerden öğreneceği şeyler olduğuna işaret ediyor. 

Bilirsiniz, “kadın” ve “anne” saçını süpürge etmesiyle anılır, hatta bunu bazılarımız böbürlenerek ifade ederiz. Uçan ve uçuşan saçlarımızı zaman içerisinde süpürge çalısına kim yakıştırdı acaba? Ayrıca, bizim saçımıza mı kaldı dünyanın kirini süpürmek? Bugün ise unuttuklarımızı hatırlatmak ve sorgulamadan ezberlediklerimizi bozmak yeni nesile düştü. Biz onlara sınırları, dengeleri, ayaklarını yere sağlam basmalarını öğretirken, onlar da bize özümüzü ve özgürleşmenin yollarını aynalıyorlar.

Aslında videonun sonunda küçük kızımız bize en saf haliyle Yunus’un, Mevlana’nın en temel öğretisini hatırlatıyor: Sevgi, başka ne istenir ki!.. Naciye Dumanoğlu da o çocuğu yaşatmanın önemini vurguluyor.

Hepimizin içinde bir küçük çocuk vardır; o küçük çocuğu hep sevmek ve severek yaşatmak o kadar önemli ki içindeki o küçük çocuk seni hayatta tutacak. Onu hayatın her rengiyle sev. Ben içimdeki o küçük çocuğu hep sevdim; kırmızının aşkı, morun sevgisi, mavinin enerjisi, siyahın asaletiyle ve en önemlisi beyazın saflığı ve masumiyetiyle sevdim. Öyle ki her üzüldüğümde hepsi bana umut oldu, dost oldu, içimdeki çocuğa can verdiler.

Hepimiz çocuktuk zamanında.. O zamanki beklentilerimizi, hayallerimizi hatırlasak.. Ve çocuklara küçük yetişkinler gibi davranmayı bıraksak.. Kendi hayatımızın uktelerini onlara yüklemesek… O en saf halimizi ömür boyu yaşatsak…

Sevgiyle kalın.

10 Mart 2024
yuksel_cilingir