İstanbul’u dinliyorum demiş şair gözleri kapalı…
Maviyi daha mı iyi hisseder insan görmeden, sevdiğinin dudakları daha mı iyi işler tenine? O nedenle mi karanlıkta sevişiriz?
Martılar daha mı başka öter Bebek açıklarında? Yoksa fark etmez mi ona Üsküdar kayıkçısı?
Ses, duyduğumuz mudur, hissettiğimiz midir? Hissetmek için başka şeylerden arınmalı mıdır?
Rengarenk giydirilmiş bir evcil hayvan, daha mı az üşür bir evsizin koynunda uyuyan hemcinsinden?
Kadife perdeli sarayında daha mı rahat uyur beşer, gazete yapraklarının ardında yatanından?
Sessiz… Ne güzel söz Türkçe’de!.. Ses-siz!.. Ses siz olun…
Sen de demiyor. Siz…
İçindeki evrende yalnız değilsin, orada siz var diyor. Nefsi değil, nefesi sen olan! Nefs değil, nefes veren…
O nedenle arındır diyor kendini amelden. Gözlerini kapat…
Bırak yağmur suyu aksın içeriye. Onun kovaya kavuşmasını hisset, bırak yüzüne damlasın serin sular. Ay ışığı içeri girsin..
Sen siz olma, ses siz olun!
Sevgiyle kalın.