Haddimi bil!

Her şey had safhada..

Sabrımız had safhada olabiliyor mesela. Sabretmek iyi bir şey midir? Ne kadarı tekamüldür, ne kadarı haksızlığa boyun eğmektir? Had nedir?

İnsanlar hadleri zorlamasa bugünlere gelinmezdi. Gelişmek için gerekiyor demek.. Hoş, geldik de ne oldu demek de mümkün. Öyle ya, mutlu mesut yaşayan kabileler var. Biz modern anlamda gelişeceğiz diye, bedelini bizzat bize hayat veren dünya ödüyor.

Bizim haddimiz nerede biter, başkasının haddi nerede başlar? Diğer tarafa geçmek ne zaman iyidir? İyi halden ötürü diye bir şey var mıdır? Haddi ne esnetir?

Haddini bilmek… Türk Dil Kurumu şöyle demiş: Kendi değer ve yeteneğini olduğundan üstün görmemek. Kişi haddini bilmeli de kendine yakışacak sevdalara düşmeli.” -N. Ataç.

Ama bu sözü daha ziyade birileri başkaları için kullanıyor. Haddini bil! diye bağıranını çok görmüşüzdür. Haddini bildirmek yani.. Onun için de şöyle diyor sözlük: Sert bir karşılıkla uslandırmak, yola getirmek, cezalandırmak: “Pestil gibi yerlerde uzandığıma bakma, anam, ben şu huysuza haddini bildirirdim.” -N. Hikmet.

Neden hep bir haddini bildirme durumu var? Çünkü karşımızdakinin haddini aştığına biz karar veriyoruz. Haddini aşmak: Ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek. “Konuşmana dikkat et! Haddini aşmaya başladın.”

Aslında burada bahsedilen, kendi haddimiz değil midir? Yani bir şeyler bizi rahatsız ediyor besbelli, temel değerlerimizi etkileme seviyesine gelmiş geçiyor. 

İşte ikili ilişkilerde patlama sebebi. Ya da toplumsal olayların kaynağı.. Belki seçim sonuçlarının satır araları…

Haddimi bil!.. 

Sevgiyle kalın.

30 Haziran 2019
yuksel_cilingir