Sır…

Her şey o kadar çok söylendi ki, ne desem tekrara düşecek. Ama söylemekten vaz mı geçmeli, tabii ki hayır. Öncelikle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sabırlar diliyorum. 

2018’de yayınlanan İmar Affı tanıtım videosuna bakıyorum; kayıt dışı yapılanmayı kayda almaktan bahsetmiş. Niyet güzel, ama kayda aldıktan sonra bir şey yapıldı mı? Maalesef hayır. Halbuki hazır liste: tamir mi gerekiyor, güçlendirme mi, bir daha yapmak mı? İşte fırsat. Ama kayıt edildiğiyle kaldı gibi görünüyor.

İmar aflarının listesini 2019’daki “Affetmem asla seni” başlıklı yazımda vermiştim (https://www.bursa.com/yazi/-4629.html). Neredeyse beş yılda bir imar affı oluyor. Af dilemek telafi etmek, bir daha yapmamak degil mi? Affettikten sonra kucaklayıp yaraları sarmak gerekmiyor mu? Olmadı. Yeni bir imar affının yolda olduğu söyleniyordu. Bu kez deprem yeter artık dedi. 

Adapazarı’nda depremi yakından yaşamış biri olarak, durumun daha da kötüleşerek devam ettiğini görmek inanılır gibi degil. Halbuki ne güzel, mevzuat değişmiş, uygula işte! Kılıfına uydurmayı marifet saymışlar. Fazladan kazandıkları üç kuruş, başkalarına binlerce katına maloldu. Hele yok olan hayatlar, kaybolan hayaller parayla ölçülür mü? İki göz odamız olsun diyen de vardı, biraz rahat etmek için emek veren de. İnsanlar ev sahibi olmak için ömürlük birikimlerini harcıyor, yazık değil mi? Bu ne aç gözlülük!

Öfkem üzüntümden büyük. Siyasilerin tavırları, bunun siyasete alet edilmesi.. Hadi insan günlük konularda biraz tolerans gösterebilir. Ama cenaze evi gibi bütün ülke, milletçe yastayız. Nedir bu ağıza alınmayacak laflar? Sistem işlememiş ve çökmüş işte. Planlamadan uygulamaya idari, teknik, ticari; bu zincirin halkası olan herkes sorumlu değil mi? Sır’ı döküldü işte o süslü binaların. Yapanların sırlarıyla beraber. 

Öfkenin altında hangi duygular yatar diye internete baktım, o da doğruluyor: Sevilmeme, kırgınlık, hayal kırıklığı, suçluluk, değersizlik, önemsenmeme… Bu binaları yapan ya da göz yumanlar, insanları seviyor, değer veriyor, hayatlarını önemsiyor olabilir mi? Nasıl kızmasın insan?

İyi ki sivil toplum örgütlerimiz var. Hiç olmazsa birileri olaylara farklı açılardan bakıyor, bakmaya teşvik ediyor. Ve de iyi ki sosyal medya var. Gerçekleri farklı açılardan görebiliyoruz. Yalan haber endişesi varsa da çaresi iletişimi kesmek değil, aynı yoldan doğru haberi yayınlamak. Araştırmalar bunun en etkili çözüm olduğunu söylüyor.

Japonya’da iki onemli açık müze var. Biri Hiroshima’da atom bombasından sonraki haliyle bırakılan Genbaku Dome harabesi, diğeri ise Kobe Limanı Deprem Anıt Parkı. Ayrıca kapalı birer müzede yaşananlarla ilgili detayları öğrenmek mümkün. Bunları görenler iki önemli gerçegi hep aklında tutuyor. Savaş ve deprem. Burada ne herhangi bir savaş zafer diye anlatılıyor, ne depremin etkilerine mazeret uyduruluyor.  

Bizim de artık gerçeklere ve birbirimize daha sıkı sarılmamız gerekmiyor mu? Yaşananlar hepimize dokunuyor, er ya da geç. 

Sevgiyle kalın.

14 Şubat 2023
yuksel_cilingir