Başına gelenlere anlam veremiyordu. Kendi halinde sakin sakin yaşarken, birdenbire milyonların söz ettiği biri olup çıktı. Ne yapsam derken yolu bir falcıya düştü. “Nedir bu halim, ne olacak?” diye sordu. Falcı kartları açmaya başladı. “Sen, birden kabak çiçeği gibi açılmışsın. Oldukça da güçlü bir konuma gelmişsin. Bunu taşımak kolay değildir tabii. Belli ki bir süredir […]
Nerede o eski bayramlar derken, hep bugünkü bayramları eleştiriyorduk. Şimdi o da kalmadı. Evde kös kös oturacağız. Allah’ın sopası mı demeli? Ama en azından her halimize şükretmek gerektiğini bir kere daha hatırladık. “Deliye her gün bayram” derler. Şimdi herkes değilse de pek çok insan evinde delirme durumunda.. Delirmek nedir peki? Her mahallenin ya da köyün […]
… 18, 19, 20. Önüm, arkam, sağım solum sobe. Saklanmayan ebe… Saklambaç.. Gözümüzle görmesek de arkadaşlarımızın o anda bir yerlerde olduğunu biliyorduk artık. Görüş alanımızın dışında da bir şeyler olduğunun farkında olacak yaşa gelmiştik. Daha küçük yaşlarda ise ellerimizle yüzümüzü kapadığımızda görünmez olduğumuzu sanırdık. Sonra “Ce!…” İlk varoluşçuluk deneyimimiz… Ya da birisi elindeki bir şeyi […]
Hem annemi, hem babamı.. Ben köyümü özledim.. Çiçek toprağından ayrılınca başlıyor geriye sayım.. Vazodaki su iyi niyetli, güneş yine cömert, ama topraksız hayat bir yere kadar… Anadan ayrı, babadan ayrı, bir de yardan ayrı kaldım, hepsinden acı diyor şarkı.. Ana gibi yar olmaz diyorum ben de.. O zaman daha büyük bir acı yok işte…. Hep […]
“Sordum sarı çiçeğe” dediği gibi Yunus’un, her şey yanı başımızda aslında. Duyduğumuz sözde, gördüğümüz bakışta.. Okuduğumuz kitapta… Okurken “vay be” deyip sonra unuttuğumuz dizelerde… Hepimiz bir belirsizlik içinde endişeliyiz elbet. Ama tarih de tekerrür edip duruyor. İnsanlık ders almadığı sürece de her nesil aynı felaketleri yaşamaya devam edecek. Peki biz kendimiz ne ders alıyoruz yaşananlardan? […]